Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Anksiyete Bozukluğu İyileşir Mi?

Bu yazı bu sorunun cevabını bulmaya yönelik bir yazı değildir. Ancak cevabı bulmak isteyen bir kişinin kendi kendine yaptığı bir monolog olabilir.  Anksiyete bozukluğu, -hekimler (psikiyatristler) tarafından tanısı konmuş bir hastalıktan bahsediyorum- gerçekten çok ağır bir hastalık. Kişiyi ölesiye acılar içinde ölüme sürüklemiyor belki ama bunu yaşayan kişileri o anlarda ölümden beter ediyor. Öldükten sonra ne oluyor kimse bilmiyor ama en azından artık canlı  olarak nitelendirilmediğimiz için acı çekilmediğini varsayıyorum. Az sonra öleceğinizi biliyorsunuz ve o an feci bir panik yaşıyorsunuz: işte anksiyete tam olarak bu. Ormanda yürürken bir aslan ile karşılaştınız ve o aslanı gördüğünüz an ne hissedeceğinizi düşünün; anksiyete krizi yaşayan kişiler tam da o duyguyu yaşıyor. O korku hali saatlerce, günlerce, aylarca hatta yıllarca bile sürebiliyor. Dolayısıyla insanı çok fena yıpratan, yaşlandıran ve yoran bir durum. Şu anda bununla nasıl başa çıktığımı, bu sürece gelene ka

Portakal Çiçekleri

Nisan ayının son günleri, Koltuğumla aramdaki pencereden görünen beyaz çiçeklerle süslenmiş portakal ağaçları, Üstünde uçuşan beyaz kelebek, çiçeklere konmuş arılar, Mis gibi portakal çiçeği kokuyor her yer. Portakal ağacının altında kendiliğinden oluşmuş minik pembe ve mor renkli çiçekler, Hemen sağında yapraklarını güneşe doğru açmış pembe güller,  Onun önünde mor yapraklı sevimli çiçekler. Kelebek hepsinin üstünden uçup kokularını içine çekiyor. Ne güzeldir şimdi kelebek olmak, bir günlüğüne yaşayacağını bilsen bile...

Cennet

Tuzlu fıstık, bir şişe bira,  Yılların eskittiği ama hala sallanabilen paslı bir salıncak,  Arkada rüzgarın esmesiyle saçlarımı okşayan mis gibi kokan yeni yıkanmış beyaz masa örtüsü,  Balık tutan yan komşu, Arka fonda çalan İspanyol ezgiler, Pembe çiçekler ve masmavi deniz. Cennet nasıl bir yer olacak? Ege bölgesinin en batısındaki bu köy cennet olsa keşke. Hayat burada dursa, her gün aynı gün yaşansa. Tam soluna baktığında sevdiğin adam, arada sana bakıyor. Sabah birbirinize sımsıkı sarılırken, birbirinizle kavuştuğunuz o anlarda dünyada başka hiçbir şey, hiç kimse yok diye düşünürken yaşadığınız anlar.  Midende bir kıpırtı, kelebekler...

Elveda Dünya

Dünyanın en güzel ülkelerinden birinde, baharın gelişini müjdeleyen güneşin sıcaklığı herkesin içini ısıtıyor, portakal çiçeklerinin kokusu ise her alınan nefeste herkesin yaşama sevincini arttırıyormuş. Bu ülkenin insanları çok mutluymuş, ama en mutlu kesimi yaşlılarıymış. Zira bu ülke hem Avrupa ülkesi olduğu için ekonomik olarak hiçbir sıkıntısı yokmuş, hem de bir Akdeniz ülkesi olması sebebiyle sıcacık güneş tüm insanlarının içini ısıtıyormuş, bu da hepsinin pembeleşmiş yüzüne yansıyormuş. Bu ülkenin yaşlı insanları her akşamüstü Aperativo yapıp ev yapımı şaraplarını yudumlar, yanında envaiçeşit peynir, taze domates, et füme, salam, pastırma, ve çıtır krakerler yerlermiş. Onları yerken de akşama ağırlayacakları misafirlerine lezzetli, bol sarımsaklı, zeytinyağlı, domatesli, fesleğenli yemekler hazırlarlar, hele ki bu misafirleri torunları ise bu ziyafet menülerine bir de bol romlu Tiramisu eklerlermiş. Bu insanlar yeşilin en güzelini görmüş, mavinin en güzelinde yüzmüş, kı

Nocturne - Op. posth in C-Sharp Minor: Lento

Deniz dalgaları, Dalganın üstünde usulca sallanan tekneler, Rüzgarda esen bitkiler, Balkonda terk edilmiş gibi yalnız ve buruk duran mermer masa ve üstünde oturulmayı bekleyen minderler bulunan ahşap büyük sandalye, İçerideki masada içilmeyi bekleyen su, Tam yanında duran boş bir sandalye… Tüm bunlar arkada Chopin çalarken sanki kimse yaşanmıyormuş, dünya durmuş, hiçbir canlıya yer yokmuş gibi izlenim veriyor. Sanki bu şarkı dünyanın her neresinde çalıyorsa o an hayatı durduruyor. Tam 1:31'inci dakikada kulaklığın ardından gelen ezan ve iç acıtan sela sesi, aniden havada uçan martı, kapının önüne gelen şişman siyah beyaz kedi. 2:30’uncu dakikada bir anlık duraksama, rahatlama, hayatın farkındalığına, yaşadığının farkına vardığın an. Tüm hayat bu Chopin bestesine sığıyor aslında.